19 Aralık 2012 Çarşamba

alışılmışın ötesinde..

o gün farklı bişeyler yapmak istedim ben .. herşeyi bi kenara atıp alışkanlıklarımdan vazgeçip kurallara uymamak istedim.. en azından kendi kurallarıma uymamak.. Öyle de yaptım zaten arkadaşımla ankaranın sokaklarında dolaşırken gezelim bi şuralara bakalım derken kaybolduk.. aslında kaybolmadık kaybolmak istedik.. ters yöne gittiğimizi biliyorduk ama vazgeçmiyorduk dönemiyorduk geriye o an kendimi öyle serbest hissettim ki iki bira alıp öyle gezmek istedim aynı serseri gibi olmuştum ya da hayat felsefemi öyle yürütmeye başlamıştım artık .. Neyse ki 1 saat felan yürüdük dedik bu kadar kaybolmak yeter geri dönüp yaşadığımızı unutmayalım..
Neyse ki dönüyoruz yağmur başladı.. Normal de ıslanmaktan özellikle de kafamı yıkamadan dışarı çıktığım için saçımın ıslanmasından nefret ederim .. Ama hiç şapkayı takmak istemedim o an ıslanmak istedim .. ağlamak istedim ama yapamazdım arkadaşımın yanında .. yalnız olsaydım kesin bir daha geri dönemezdim o yoldan da ..
Yağmur başladıktan yarım saat geçti ama biz öyle bina kenarlarından gidelim de ıslanmayalım demiyorduk herşeye rağmen yol ortasından hastalanmak için yağmurun altından gidiyorduk sanki.. Sonra yolu bulduk arkadaşımı bıraktım felan metroya doğru yürüyordum.. öyle yanımdan geçen insanlar salak salak bakıyordu kafam sırılsıklam montun şapkası var nasıl oluyor gibi bi bakmaydı öyle hatırlıyorum..
Metroya indim şansıma metronun kapısı tam önümde açıldı içeri girdim arkası dönük bir bayan var tek boş yer orası kalmıştı..
Çok yaklaşmıştım artık 5 adım daha atsam oturacaktım ama son 3 adımı atamadım yaklaşınca o kadar çok benziyordu ki ona bir an ayaklarım geriye gitmeye başladı.. nasıl oturabilirdim ki yanına 5 ay sonra yeniden hiç bir şey değişmemiş gibi...

radyo bağımlılık mı.. ne alaka

Yazıyı yavaş yavaş bitirmeye çalışırken daha da çok yazasım geliyor şu anda.. En son perşembe günü yazmışım kaç gün geçmiş paslanmışım biraz açılmam gerekiyor.. Yazdıkça açıldığıma inandırdım kendimi de.. radyoyu açtığım saate baktım yattığım kalktığım saatleri topladım ve iki gün önce açtığım radyoda toplam 46 saattir aralıksız yayındayım.. işte ne kadar işsiz olduğumu buradan da belli ediyorum ya da ne diyelim işsiz değilde anlam arayışı diyelim buna biz en iyisi.. bilmiyorum benim kadar zevk alan var mıdır acaba radyo konusunda ama çok zevkli aslında bir anda senin tüm dünyan olup çıkıyor en azından artık sen radyonla ve dinleyicilerinle apayrı yaşıyorsun.. yeni yeni insanlarla tanışıyorum sayesinde bana çokta yararı var diye düşünüyorum bu işin.. hatta bu gün o kadar eğlenceliydi ki saolsun bir kaç arkadaşım aradı tebrik ettiler :)) onları apayrı bi seviyorum zaten bir de unutmadan kardeşim Gürkan bize mini bi konser verdi telefonla bağlanıp klarnetiyle ağzına da sağlık diyelim .. işte anlam bu bence çıkarmamız gereken sonuç bu.. kimse olmasa bile arkadaşların hep seninle oğlum seni yalnız bırakmıyorlar.. sıradaki parça değilde sıradaki gözyaşım onlar için gelsin diyorum bu sefer.. gözyaşı dediysem bu sefer bi farklılık yapıp sevinç gözyaşı döküyorum bana destek olan herkes için sadece radyo anlamında değil manevi destekten bahsediyorum.. onlar olmasa ne yapardım...

radyomdan selametle..

Kaç gündür o kadar eğleniyorum ki nasıl diyeyim artık radyoda kurdum orada takılıyorum sabaha karşı iyice eğlence artıyor ama ne bileyim bu kadar eğlence fazla galiba bana ben nasıl desem ağlamadan da yapamıyorum bazen mesela radyo demişken her zamanki gibi gündeme "kaybedenler kulübü"nü getiricem ama yani özentilik anlamında değil bu sefer.. izliyorum film ilk izlediğimde sonu geldi filmin ve ben ağlamaya başladım yine izledim bugün yine ağladım arada insanın ağlamaya ihtiyacı oluyor işte.. bunun için bir neden bulması yetiyor birini bi olayı düşünsün sonra duygusal olmayan herhangi film izlesin filmde bir tane bile duygusal olay geçince batırıyor kendini en dibe.. işte böyleyim ben radyoda komiklikler yapıyorum kendimce gülüyoruz eğleniyoruz sonra kapatıyorum bi film açıyorum ağlıyorum yatıyorum.. anlamsız hayatıma bu şekilde anlam vermeye çalışıyorum artık.. Aslında ihtiyacım olduğu için yapıyorum bunu .. eski sevgililerimin tamamını unutuyorum yavaştan .. bir yanım unutmamaya zorluyor beni ama takmıyorum artık o yanımı da.. hatta yazarken de imla kılavuzluğu yapan facebook'a da gülüyorum şu an .. artık her şeye gülüyorum , ağlamıyorum.. ne bileyim belki bu sayede daha da güzel gelecek yaşadıklarım.. daha anlamlı gelecek.. eskiye koskoca bir çizik atıyorum bu satırlardan sonra gizemli hayatımın sonuna geldim.. artık daha sıradan yaşamaya karar verdim.. en azından gizemliliği geçene kadar..
Ne kadar komik değil mi ismini satır aralarına saklarken bile unuttuğumdan bahsediyorum.. neyse dostum kendimizi kandırmaya devam edelim yoksa bu işin başka çıkar yolu kalmıyor..

sosyal ortam bağımlılığı.

Bazı insanlar var ki onları anlayamıyorum ne kadar çabalasam da anlamak imkansız gibi.. Nasıl anlayabilirsiniz ki onları ; ne yapmaya çalıştıklarını nasıl anlayabiliriz... Twittermış facebookmuş ask.fm'miş derken insanlar iyice birbirlerinden farketmeseler de kopuyorlar.. Ne bileyim durumunu beğendirmeler felan laf sokmaları saymıyorum bile saçmasapan şeylerle mutlu oluyorlar... 5000 10000 tiviti olanlar kendini bi bok zannediyor takip ettiği kişi takipçisinden az olunca kendini bişey oldum sanıyor felan vs vs böyle mallıklar görünce daha da çok soğuyorum bazı kişilerden.. sosyal ortamdan tamamen kopup asosyal olanlardan evden hiç çıkmayıp sabahtan akşama kadar bilgisayara köle olanlardan da tiksiniyorum daha doğrusu acıyorum onlara.. gülüp geçiyorum...

yazıp silmek ama gönderememek..

Hani bazı zamanlar vardır ya hani böyle mal gibisindir ama birisi gelir herşey eskisi gibi olur vücudun rahatlar beynin rahatlar o an ki bütün stresin kaybolur.. işte tam o anlardan birindeyim..
Anlamsız hayatım bomboş devam ederken bir mesaj geldi ki yine eskisi gibi heyecan yine eskisi gibi anlatılmaz duygular depreşti bende.. Bir mesaj değil de bypass gibiydi yenik düşmüş bir kalbe yapılan gibi.. Bu etkiyle 3 4 gündür tekrar eskilere dönmeye başladım tam unutmaya çalışıyorken.. Asla şikayetçi değilim bu durumdan onunla konuşurken eskisi gibi herşey çünkü ama ne bileyim arkadaş gibi konuşmak insana koyuyor dostum.. hani bıraksan kendini herşeyi döküleceksin ya ona özledim ulan delicesine diyeceksin ya... ya da herşeyin eskisi gibi olmasını dileyeceksin ama bırakamıyorsun kendini işte o mesajı atamıyorsun ona .. Atsan gideek belki de uzaklaşacak tekrar senden.. her ihtimali göz önünde bulundurmak zorunda kalıyorsun ve yine bakıyorsun yoluna ...
Aslında unutuyordum dediğimde böyle olacağı aklıma gelmişti ne yalan söyleyeyim.. Kalpler arası iletişim söz konusu bence burada .. kalbim diyor ki onunkine "seni artık unutuyorum" o da cevap veriyor "bu kadar kolay mı".. sonra bişeyler oluyor mesaj atıyor ya da bi fotoğrafını görüyorsun bi yerde unutamıyorsun.. Aslında sürekli bi döngü içerisinde bu olayların hepsi.. Unutursun hatırlanır unutursun hatırlatılır.. Neyse ki hala onu çok seviyorum bi şansım olsa ki dese ben seni çok özledim yine herşeyimi bırakıp giderdim demez ama umut işte kalbin ne diyorsa sen onları yazıyorsun Herşeye rağmen sadece yazıyorsun sonra siliyorsun tekrar yazıyorsun ama GÖNDEREMİYORSUN..

rüyada mıyım ?

Şimdi de şu aralar kafayı taktığım bir şeyi paylaşmak istedim sizinle..
Bazılarınıza göre saçma gelebilir ama cidden ne kadar isterseniz , hayal gücünüz ne kadar genişse yapabilmeniz o kadar da mümkün oluyor.. Neyse anlatayım biraz ne olduğunu..
Geçenlerde arkadaşlar konuşurken duydum hani bi film vardı ya rüyalarını kontrol etme heh inception işte.. Aynı onun gerçek hayattaki versiyonu Lucid Rüya dedikleri bi olay.. Daha çok gerçek hayatta mutsuz olanların , istediklerini yapamayanların başvurduğu meditasyon gibi bişey diyebilirim.. Her neyse araştırdım felan bir kaç gündür de sadece 5 6 saat uyanık kaldım geçen hafta ilk defa rüyamda bir araba yarattım ve kendimi tokyoda yaşıyormuş gibi gördüm .. inanılmaz gibi gelecek ama rüyada olduğumun farkına anca 5. kattan aşağı düşünce anladım ölmemiştim ama o anın şaşkınlığıyla gülüyordum .. Neyse ki uyandıktan sonra bir kaç araştırma yaptım , inceptionı 3 4 kere daha izledim ve zararının farkına vardım.. Bir süre sonra gerçek hayatta yapamadıklarımızı rüyalarımızda yapınca daha çekici geliyor ve şu an ki yaşadığımız hayat çekilmez bir hal alıyor.. Bazen uyanmak istemiyorsun psikolojinde değişiklikler oluyor.. Aslında gayet de mantıklı ne kadar saçma olsa da.. Şimdi ki hayatımızda yaşanacak ne var ki..

hayatımın öykü'sü..

Hayatımın öyküsünü anlatmak isterdim aslında..
Ne var ne yoksa.. Acısıyla,güzel günleriyle her türlü duygusuyla.. Ama şu an onun için ne vaktim var ne de halim..Bambaşka amaçlarla başladığım konumdan da uzaklaşıyorum...
Aslında ben ne bileyim işte kimi sevdiğimi bilmiyorum artık.. Kendimi o kadar odaklamışım ki yeni birini bulup eskiyi unutmaya ; herhalde aşkın ne olduğunu unutmuşum..
Bu yazımda çok sevdiğim çok değer verdiğim eski bir sevgilimi anlatıyorum aslında.. Şu an tanımadığım bir yerde olmama rağmen ne zamandır görmediğim o eski sevgilimi gördüm..Öyle değil yani eski sevgilimi dediysek kendisini değil tıpatıp aynısını aynı isimli başka birini.. Gülüşü,sempatik oluşu ne bileyim bir sürü özelliği onu hatırlattı bana... Benimkisi de ayran gönüllülük be anasını satayım.. Ne zaman yeni birini görsem direk bağlanmaya çalışıyorum...
İnsan aşk olmadan yaşayamaz mı peki? Galiba ben yaşayamıyorum..Yapamıyorum aşık olmadan.. Şu an yaşamıyorum belki de çünkü kimseye karşı tam olarak ne hissedip hissetmediğimi anlayamıyorum...

kütüphane'de..

İlk kez iktisat dersinde kara vermiştim yazmaya.. Yine derste olmasam bile sınavının etkisiyle iktisat kitaplarının arasında oturdum ; her zaman ki gibi dersin sıkıcılığı beni yazmaya teşvik etti.. Düşünün yani saat şu an 04:17 yarın sınav var ama ben yazmayı tercih ediyorum ; o kadar sıkıcı... Tercih etmek değil aslında içimden geldiğince yazmaya çalışıyorum.. En azından bana ders çalışmaktan daha cazip geliyor... Yazacak onca şey varken yazmaya başladığında aklına bir şeyin gelmemesi bence saçmalıktan ibaret.. Tam oturuyorsun aklımdakileri yazayım okuyanların ağzına sıçayım diyorsun ki ajandana 10 dakika boyunca boş boş bakıyorsun.. Netice yine aynı aklına yazacak bir şey gelmiyor sadece ondan bahsediyorsun... Onun hakkında konuşmaktan sıkılmadım ama ne bileyim her fırsatta size onu anlatmak , duygularımı sizinle paylaşmak belki sizi sıkmıştır diye düşünüyorum..

yeni aşklar..

Hiç yeni birisine aşık olmayı denediniz mi ?
Ben denedim..
Denemek yetmedi bazen çaba gösterdim fakat yine olmadı..
Her yeni başlangıç yapıyorum dediğimde hep o aklıma geldi.. Aklımdan gitmiş miydi ki? Sanmıyorum herhalde her zaman aklımın bir köşesinde duruyor tam onu unutmaya başladığım sırada o köşesinden çıkıp tam aklımın merkesine oturuyordu..
Günler,haftalar birbirini kovalarken bir sürü insanla tanıştım.. içkiyi azalttım, sigarayı azalttım.. Hiç birini bırakamadım ne düşünmeyi, ne de sigarayı...
Bence bir tanesinden vazgeçebilmek için bile hepsinden vazgeçmek gerekiyor.. Neden mi ? Aklına gelir içersin.. Aklına gelir bi sigara daha dersin.. Aklına gelir ölmek istersin ; ama ölemezsin..
Hayatımızın düşündükçe anlamsızlaştığının farkındaysak neden hala düşünüyoruz.. Hiç kimse bilmiyor bunun nedenini, niçinini... Doğuştan gelen bir alışkanlık gibi yaşıyoruz ; anlam vermeye çalıştığımız anlamsız hayatımızı..

uzun zaman sonra..

Uzun zamandan sonra tekrar alıyorum kalemi elime..
Ne bileyim aslında yazacak bir şeylerin kalmaması sıkılmamı daha da çok artırıyor.. Unutulmaya yüz tutmuş anılarım birer birer silinse de aklımdan umursamıyorum artık.. Hayatımı değiştirmeye karar verdim.. Belki yeni biriyle tanışırım çok güzel anılarımız olur diyorum kendi kendime.. Hayatım boyunca ders çalışmamış bir insan olarak her gün kütüphanede kalıyorum artık.. Sırf yeni yüzler görmek, seni unutabilmek için... Bazen bir ortama giriyorum sana benziyor birisi,bazen birisinin sesini sana benzetiyorum..Böyle oldukça siktir edesim geliyor herşeyi..Ne bileyim kimseyle tanışmasam seni hatırlatacak kimse olmaz belki.. Diğer yandan bakacak olursak kimseyi tanımasam senden başka kimse olmuyor.. sen olmuyorsun.. Geçenlerde Eskişehir'deyim bir arkadaşımı görmeye gitmiştim.. Ordaki herkesle tek tek tanışırken birisinin sesi adeta kulağımda yankılandı.. Yüzünü görmesem sen sanardım sevgilim.. Böyleyim işte ben.. Bıraktığın günden beri hiç bir şey değişmedi aslında.. Ben değişmedim, duygularım değişmedi, anılarım silinmedi.. Herşeyin bıraktığın gibi duruyor sevgilim.. Geri gelsen kaldığı yerden devam edecekmiş gibi...

öyle sarhoş olsam ki..

Bir gün herkes eski sevgilisine dönecek diyorlar sevgilimm.. Acaba senin için de geçerli mi.. Belki ben değil de benden önceki sevgiline de dönebilirsin böyle bi ihtimal olursa.. En iyisi biz şimdiden bi anlaşma yapalım sevgilim.. Olur da o gün gelirse ne sen dön eski sevgiline ne ben başka birine döneyim.. En iyisi sen bana gel bizim eskiler bir yerde toplansın.. Kafan karıştı değil mi ? Aslında benim de kafam karışık alkollüyken iyice saçmalıyorum yazılarımda .. Kafamda bir kurgu yaptım en sonunda mantıklı açıklama olarak böyle bir şeyin mümkün olsa bile yine benim yalnız kalacağım kanaatine vardım.. Kendimi avutuyorum içkiyle, böyle saçma sapan anlaşmalarla.. Bir yandan son 33 liramın yarın ki son sigara param olacağına inatla gittim bir vodka aldım onu yudumluyorum.. bilgisayarda bir şarkı çalıyor tanju okandan öyle sarhoş olsam ki bir an sen unutsam.. ~

tekrar merhaba sevgilim..

Farkettim ki ne zamandır seninle konuşmuyoruz.. Özür dilerim dalmışım yine. Seninle bir alakası yok bir kaç sıkıntım vardı genel olarak onları dile getirdim yazılarımda sadece.. Kızmadın değil mi ya da ne bileyim seni unuttuğumu falan düşünmedin inşallah.. Ben yine buradayım sevgilim.. Saat 02:24'ü gösteriyor oda arkadaşlarım uyudular sırf seninle konuşabilmem için.. Ee sevgilim hayat nasıl gidiyor hiç düşünmeden biraz bahseder misin ? Hiç umursamadan yaşamak daha mı kolay oluyor.. Boş ver bunlardan bahsedip canını sıkmayayım yine .. havalar nasıl ? İzmir çok soğuk değildir değil mi ...? İnsanları soğuktur oranın sevgilim sen onlara aldanma seni kırmalarına izin verme , üzülme benim gibi... Burası çok soğuk sevgilim insanları hakkında yorum yapacak olursak yarı yarıya sıcaklar aslında.. Aslında pek de önemli değil insanların nasıl olduğu sevgilim.. Bilirsin ben öyle herkes ile içli dışlı değildim.. Hala da öyleyim.. Hep seni anlatıyorum yeni yeni tanıdığım insanlara.. Belki inanmıyorlar senin var olduğuna ; belki de öyle inanmak istiyorlar.. Bir gün çık gel ki ben de seni onlarla tanıştırayım sevgilim.. Onlara "uğruna öldüğüm işte bu" diyebileyim.. Ne zaman geleceğin hiç önemli değil sevgilim ama yeter ki bir günlük, bir saatlik de olsa çık gel..

hangimiz sevmedik ki?

Sorsalar hepimiz öldük hiç birimiz yaşamıyoruz.. Kimimiz hayata küstü, kimimizin yapacak bir şeyi yok boş boş yaşıyor; tabi buna ne kadar yaşamak denilirse.. Onun haricinde hepimiz kimseden önemli olan hayatımızı başkasına hediye ettik.. Neden mi hediye ettik diyorum.. Çünkü isteyerek yaptık bunu .. her zaman sevdiklerimizi ön planda tutarken kendimizi ikinci plana attık.. Her ilişkiden sonra bir parçamız sevdiğimizde kaldı.. Sıradan yaşamaya alıştırdık kendimizi.. İçimizde her ne duygu varsa hepsini elimizin tersiyle ittirdik.. Sonra da içimizdeki Sevgi Duygusu ölmeye başladı ve hayattan neden zevk alamadığımızı anlamaya çalıştık.. Ne kadar anlamaya çalıştıysak bir anlam veremedik.. Aslında hepimiz öldük ; kendimiz için değil onun için.. kıçı kırık alt tarafı insani duygular için mahvettik dünümüzü, bugünümüzü.. Artık bişeyler olsun yarınımızı da mahvetmeyelim diye düşündük umutsuzca.. Her yeni başlangıcımız da tek dileğimiz oldu her zaman .. "Bari bu sefer ki öldürsün.. yeter ki süründürmesin.."

eskiye bi s*ktir.

Sizin eski sevgiliye karşı zaafınız var mı ? Evet soruyla başladım bu sefer yazmaya benim zaafım var onu biliyorum ; yaşadım.. Siz de yaşadınız mı merak ediyorum.. Anlatmak istediğim durum iyi bişey değil aslında .. Ne bileyim birisi sizi bırakıp gitmiştir,arkadaşınız bırakmıştır.. Zaaf dediğim ise karşınızdaki ne yaparsa yapsın onu görmezden gelmeniz .. Dostunuz size kazık atmışsa asla onu affetmeyin bir daha DOSTunuz olmasın, eski sevgilinize geri dönmeyin, geri gelse yine severim demeyin.. Siz ne kadar zaafınızı belli ederseniz insanlar o kadar tepenize çıkıyor yaşamışsanız bilirsiniz.. Farketmeden yine aynı hatalara düşüyoruz yine sırtımıza bıçağı yiyoruz olduğumuz yerde kalıyoruz.. Bir insan aynı bok çukuruna iki kez düşer mi ? Düşer.. Seviyorsa , değer veriyorsa iki değil iki yüz kere de düşer yine akıllanmaz.. "Ee napayım yani duygularıma hakim olamıyorum" dediğiniz an sıçtınız.. Başınıza gelecekleri önceden kabul ettiniz ve tekrar hazin sona doğru yaklaşıyorsunuz demektir.. Yapmanız gereken aslında fazla bişey yok "Görmezden gelin" ki eskiye kıyasla yeniden zevk almayı öğrenebilin.. Kısacası eski dosta , eski sevgiliye siktir çekin..

"üzülme lan para her zaman bulunur"

Nasıl yazarım diye düşündüm tekrar tekrar düşündüm ve sonunda paylaşmak istedim üzüntümü.. Yine inanmazsınız belki ama etüt salonundan çıktım dışarıya bir yandan hafif yağmur eşliğinde sigaramı içiyorum diğer yandan ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.. İçeri girdim tekrar oturdum ajandamın başına.. Ankara'dayım yurt bulamamıştım . Okul yurduna , devlet yurduna başvurmuştum ama yer çıkmamıştı.. Bir haftadır halamlardayım artık onlarda yurt dışına gidecekler son bir kaç gün içinde kesin bi yurt bulmam lazım.. Her gün bir kaç tane geyurt geziyorum en sonunda babamda sıkıldı " Kafana hangisi uyuyorsa para çıkartayım tut" diyor.. Her neyse beğenmediklerimi eledim kafama uyan bi kaç tanesinde kara kılıyorum babamı arıyorum o gece.. "Baba yurt buldum ama çok pahalı." "Ne kadar?" "600-650 tl arası hep.." "Yapıcak bişey yok oğlum bir sene mecbur idare edicez artık" diyor.O sırada herşey üstüste geliyor bi yandan ağlıyorum bi yandan bağırıyorum.. "Ulan amına koyayım senin aldığın maaşı bana mı yollayacaksın yoksa kendinizmi geçineceksiniz tüm parayı bana yollarsanız siz aç mı kalacaksınız .. Bırak sikerim okulunu da okumasını da yarın Akçay'a dönüyorum.." diyip kapatırken babam son anda cevap verdi.. Moralimin ne kadar bozulduğunu anladığından belki "Ertesi sabah Ankara'ya gelip halledicez " dedi kapadı telefonu.. Her ne kadar babamla anlaşamasak da onlardan nasıl böyle bişey isteyebilirim ki .. Buna yüz tutacak ne yaptım ki düşünürken telefon tekrar çaldı bu sefer annem arıyor zaten annemin sesini duyduğum an koptum hıçkıra hıçkıra ağlıyorum o an ne konuştuğumu bilmiyorum.. Annemle konuşmak bu sefer beni daha da kötü hissettirmişti.. Neyse telefonu kapatıyorum bir kaç dakika sonra tekrar telefon çalıyor yeter amk dedim aramayın moralimi bozmayın dedim ki bu sefer ki annem veya babam değil çocukluğumdan beri beraber olduğum arkadaştan öte dostumdu.. Sesimin kötü olmasından anlamıştı bana destek olmaya çalışıyordu her zaman yaptığı gibi.. Anlattım olan biteni tek söyledikleri aklımda kaldı.. "Üzülme lan para her zaman bulunur.. sen canını sıkma gerekirse ben destek çıkarım hallederiz lafı mı olur..."

"Gizli dost"

Benim o kadar iyi dostlarım öyle gizli dostlarım var ki onların yeri bambaşka.. "Gizli Dost" kelimesini biraz açayım.. Aslında bizi düşünen bunu yaparken hiçbir belirti göstermeyen insanlara "gizli dost" adını verdim. Bunlar bizim bilmediğimiz,tanımadığımız,farkedemediğimiz en iyi dostlarımız.. Bu aralar başıma geldi.. Telefonda bi arkadaşım aradı konuştuk moralimin bozuk olduğunu yazılarımı okuduğunu felan söyledi ben moralim düzgün felan desemde o üsteledi sıkma canını diye yani lafı getirmek istediğim telefonda konuştuğum arkadaşımdan bunları duymak , dostum dediğin insanın umrunda olmamak bana gizli dostun ne olduğunu öğretti.. Yazılarımda asla isim vermeyeceğim adına kendime söz verdim.. Anlattığım kişiler benim için gerçekten önemli insanlar.. Tabii yanlış anlaşılmasın sadece yazılarımda kalmıyor önem verdiklerim.. Burada yazamadığım,bana iyiliği dokunan tüm dostlarım aklımdalar onları da size tek tek anlatıcam.. Şimdilik hoşçakalın...

etüt odası

Aslında ilk defa okul dışında yazıyorum ilk defa bilgisayarımdan kalkıp oyunları bıraktım ve yazma kararı aldım.. Bir kaç gün yazmayı boşladım diye böyle bir istek geldi galiba içimden.. Her neyse biraz ortamı anlatayım.. Odamda 4 kişiyiz tabi herkes de bilgisayar felan vs.. Odada yazmak istedim ilk önce ama gürültüden kafamı toparlayamadım anca 1 sayfacık yazabildim .. Yurdun etüt odası varmış daha yeni görüyorum..Aşağı indim içeriye girdim gayet sessiz herkes ders çalışma havasında bende anlaşılmasın diye yanıma bir kitap aldım arada yazarken kitaba bakıyorum da sanki not alıyorum gibi numara yapıyorum kendimce.. Aslında ne gerek var değil mi ? Ama insan yazarken çekiniyor en azından biri görse yazdığımı ne tepki vereceğini bilmiyorum.. Her ihtimale karşı en son sanal ortama atayım oradan gören görür okuyan okur diyorum.. Aslında diğer yazılarım gibi yurtta sıkıldığım için yazmıyorum gayet eğlenceli bu sefer aklıma ne gelirse yazıyorum..

uzun bir aradan sonra

Uzun süren yazma ihtiyacından sonra yeniden karşınızdayım :) Aslında bu sefer pek dertli konuşmak istemiyorum . Artık yalnız değilim.. Şaka yapıyorum tabi ki hala geri dönmedi ama ben galiba onun yokluğuna yavaş yavaş alışıyorum .. Yavaş yavaş arkadaş da ediniyorum.. En azından artık içtiğim zaman bana eşlik edecek birileri var sevgilim... Hani bazen içki masalarında farklı farklı muhabbetler döner durur ya bir konudan bahsederken diğer konuya geçersin işte tam o aralarda bazen kendimi kaybedip dalıyorum aklıma sen geliyorsun .. Tam o sırada her şey sessizleşiyor ; seninle geçirdiğmiz vakitler konuşuyor kafamın içinde.. Farketmesinler , ayıp olmasın diye pot kırmamaya çalışıyorum tabi ki bi kaç konu geri de kalıyorum ama olsun sonuçta onları kaybetmekten de korkuyorum.. Sen gittin şu an onlar var sadece yanımda onlar da giderse yapayalnız kalırım... İçecek arkadaş bulamazsam eskisi gibi yalnız içersem yine ;her şey daha da kötüye gidecekmiş gibi geliyor...

pozitif düşünme sanatı

Farkettim ki her yazdığım parçalarda iyice melankoliye bağlıyorum . Aslında bunu yapmak istemiyorum daha pozitif düşünmek istiyorum ama o zaman da aklıma yazacak bir şey gelmiyor.. Belki okuyanların duygularına ayna olmaktan çok karamsar olmalarını sağlıyorum.. Ama dünya da o kadar kötü şey varken iyi şeylerden bahsetmeye sıra gelmiyor .. Kısacası Ösym tarzı açıklayalım Kötü Şeyler iyi Şeyleri götürür... Peki hayatta hiç mi iyi şey yok ..? Bunun tek açıklaması da yine insanın kendisinde bitiyor.. Biraz alakasız olucak ama insan kendi kaderini kendisi çizer derler ya onun gibi düşünürsek iyi şeyler hissetmek istiyorsak bunu pozitif olarak hayata gülümseyerek iyi şeyler düşünürek yapabiliriz.. Kötü hissetmek istersek de kötü hissederiz.. Ne bileyim hayattan hiç iyi şeyler beklemiyorsanız hayat size iyi şeyler sunmayakcatır.. Bazen insanın bunları kendisi elde etmesi gerekir.. Aslında bu konu hakkında biraz düşündüm bi kaç örnek vermek istedim iyi şeylere yönelmek için.. madde madde bir kaç şey söyleyeyim... "Öncelikle tüm sosyal iletişim bağlantılarınızı koparın televizyon, bilgisayar, cep telefonu ...." "Bir kaç saatliğine de olsa sizi iyi hissettirecek aynı zamanda başkalarını da sevindiricek bişeyler yapın.." "Çok zor durumdaki insanları araştırın ve kendi halinize şükredin ama bunu yaparken öyle acımak için değil ben imkanlarımla çok iyiyim tarzında düşünün" "Kötü bir olay olduğunda ona gülümseyin düşünmemeye çalışın aklınızdan çıkarın.." ... .... ..... Yani bunlar sadece örnek hayatta sayısız pozitif şey var bunları hatırlayın sadece... Şunu da söylemek istiyorum bitirmeden. Size yön veren bir kitap gibi okunmak istemiyorum.Ama bunlar gibi daha çok pozitif düşünceyle iç dünyanıza ışık kaynağı olacağını garanti edebilirim..

gerçek acı şu ki..

Aslında hiç birimiz acı çekmedik.. Nasılı , nedeni yok aynen öyle.. Bazı istisnalar dışında hiçbirimiz gerçek acıyı yaşamadık.. Peki nedir gerçek acı ? Sizin hissettiğiniz gibi bişey mi .. Sevgilinizden ayrıldığınızda hissettiğiniz acı mı.. Benim herkesden daha çok canım yandı dediğiniz mi .. Ben söyleyeyim aslında hiçbiriniz ben de dahil öyle abartılacak kadar acı çekmedik.. Lafı daha fazla uzatmadan başta bahsettiğim istisnalara getiriyorum.. Biz hiç bir sevdiğimizi kaybetmedik.. Kaybetmek derken öyle ayrılmakdan felan bahsetmiyorum anlayın işte onun ölümünü görmedik ( Allah kimseye de göstermesin tabi ) Ne bileyim bizim yaşadığımız acı onların çektiklerinin belki yüzde 1'i kadar felandır diye düşünüyorum.. Kaybetmek dediğimi sadece sevgili anlamında da düşünmeyin.. Ailesinden birini , canım dediği dostunu kaybetmiş bi insanın psikolojisi ne kadar iyi olabilir ki , ne kadar toplayabilir kendini , nasıl geçirir zamanını düşünmeden.. Bence gerçek acı dediğimiz bu olmalı.. Yani bizim çıkıp ben ölüyorum bu acıdan tarzı cümleler kurmamız çok saçma.. Etrafımıza baktığımızda kendimizden önce bu kişileri düşünmeliyiz. Şimdi isim vermiycem geçen bir arkadaşıma gittim orda rastgele tanıştığım birinin hayat hikayesini anlattı bana içim parçalandı resmen sevdiğini kaybetmenin ne kadar acı olduğunu orada anlayabildim.. Neyse şöyle söyleyeyim çok acı çektiğiniz bir şeyin aslında önemsiz olduğunu düşünün .. Önce böyle acılar çekenleri aklınıza getirin ne bileyim halinize şükredin..

hayat tecrübelerden ibaret..

İstatiksel Programlama dersindeyim hoca bişeyler anlatıyor öyle bende boş boş bakıyorum tahtaya ; öküzün trene baktığı gibi.. Ama bu sefer öyle salakça bakınan ben değilim onu farkettim.. Zaten ne kadar baksan da bişey anlamıyorsun ki 50 kişilik sınıftan geçse geçse 5 kişi geçer diyorlar.. Her neyse sevgilim biz konumuza dönelim.. Nerde kalmıştık.. Heh hani dedim ya şimdi 5 kişi geçsin geçmesin bunlar benim umrumdamı ( Aslında başka kelime kullanıcaktım neyse ) .. Böyle saçma dersler yıldıramaz beni.. Zaten yıldırmış olsaydı yenik düşseydim ilk sana yenik düşerdim sevgilim.. Sana yenik düşseydim hayata yenik düşerdim.. Ama ben yılmadan usanmadan ısrarla hala seni seviyorum. Belki bazen abartıyorum seni anlatırken satırlarımda.. Abartılmayacak ne var ki sevgilim herşeyinle koskoca dünyasın gözümde.. Belki de artık ulaşılmaz olduğun için abartıyorum hislerimi.. Abartmak demişken bazı arkadaşlar öyle hep ben herkesten daha çok severim felan demesin. Herkes birbirine kıyasla daha çok seviyor sevdiğini,sevgilisini.. Aslında insan bazen abartmaya yanındakini kaybettiğinde başlıyor. Onu kalıptan kalıba sokuyor sanki dünyadaki herşeyden üstün tutuyor.. Yalan değil bende çok yaptım bunu belki sizde yaptınız.. Acı gerçek şu ki abartmak da bize birşeyleri geri sunmuyor..İnsanın duyguları bir süre sonra değişiyor ve şu psikoloji ortaya çıkıyor ; " Ulan benim yücelttiğim kadın/erkek bu muymuş.. " Ama siz yine beni dinlemeyin boşverin abartmaya devam edin ve daha sonra kendiniz görün yaşayarak öğrenin bazı şeyleri.. Yoksa nasıl tecrübe kazanabilirdik ki..

ağlattın "oç"

Aslında ben bunları yazarken aklımda hiç sanal ortama aktarmak gibi bir şey yoktu.. Web tasarımı, facebook sayfası derken neden aktarmayayım ki dedim.. Yanlış anlamayın ben bunları sanal ortama aktarıyorum ama sizden öyle beğeni istediğim için değil.. Biliyorum ki bu duyguları yaşayan sadece ben değilim size tercüman olmak istiyorum.. Bir nevi iç dünyanızı yansıtan ayna gibi.. Bazı arkadaşlarım buna gereksiz neden uğraşıyorsun da diyebilir anlarım tabi ki de .. Ama ruh halimi de anlayın lütfen zaten Ankara'da yapayalnızım bir uğraş arıyorum en azından vaktimi duygularıma ayırabileceğim bir uğraş bu.. Bunun dışında ise çok güzel tepkiler aldım. O arkadaşlarıma da çok teşekkkür ediyorum.. Beni mutlu eden bazı tepkileri sizle paylaşmak istiyorum kısa kısa ; " Beni anlatmışsın resmen la" " Ağlattın oç" " Ulan piç kesin kopyala yapıştır yapıyon bi yerden ama yapmıyorsan helal olsun adamsın" ... .... Daha bir sürü iyi kötü yorumlar var şimdilik Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum iyi ki varsınız .. Tüm yorumlarınıza açığım seviliyorsunuz..

günaydın sevgili..

Günaydın sevgilim.. Bugün dışarıda yağan sağanak yağmurun cama vurmasıyla uyandım.. Nasıl desem öyle değişik yağıyordu ki bu sefer sanki beni anlatıyordu.. Sanki ağlıyormuş gibi yağıyordu.. Hani bir söz vardır ya yağmur bazen insanların pisliklerini temizlemek için yağar diye tam böyle miydi hatırlamıyorum ama güzel doğru bi söz galiba.. Hayat artık eskisi kadar saf ve tertemiz değil sevgilim.. İnsanlar acımasızlaştıkça dünya pisliklerle dolup taşıyor.. Peki yağmur sadece bu pislikleri temizlemek için mi yağar sevgilim ? Ya da yeterli olur mu insanları temizlemeye.. Hep ben konuşuyorum sevgilim sen neden hiç cevap vermiyorsun.. Bu aşkı neden ben tek başıma yürütmeye çalışıyorum.. Biliyorum sende bilmiyorsun neden böyle yaptığımı ama ne bileyim etrafımda olup bitenler beni hep yazmaya teşvik ediyor.. Yağmur yağıyor sen aklıma geliyorsun.. İçki içiyorum sen aklıma geliyorsun.. Son sigaramı yakıyorum sen aklıma geliyorsun ( Yanlış anlama sevgilim lafın gelişi son sigara dedim aslında her sigarada ) Bazen su bile içerken seni hatırlıyorum.. Bilmiyorum sevgilim ben iyice şizofren duygulara düşüyorum.. ya da sen bana karşı artık bir şeyler hissetmediğin için , sana ulaşamadıkça aklımdan atamıyorum.. Aslında bana karşı bişeyler hissedip hissetmemen de önemli değil sevgilim.. Hissetmiş olsaydın bile benim duygularım değişmeyecekti ki.. Belki daha aşırı duygular besleyecektim sana .. Ama ne yapayım yanımda yoksun ki.. Sen yokken anca bu kadar oluyor..

mazoşist.

Evet bir kaç cümle yazdım ve yine seninleyim sevgilim.. Biliyor musun kendime söz verdim her ne olursa olsun bir gün yaşadığın şehire gelip seni son bir kez bile olsun göreceğim son bir kez de olsa... Araya başkaları girse bile buna kimse engel olamayacak. Çünkü seninle ayrıldığımızda yanımda bile değildin son bir kez görememiştim seni.. Hani son mesajında demiştin ya " Ben sana karşı ilgi hissetmiyorum " diye.. O cümle beynime kazınmış sevgilim ve sen her aklıma gelişinde kurduğun her cümle yankılanıyor beynimde... Keşke bana bu cümle yerine daha başka bir şey söyleseydin. Ne bileyim "Eski sevgilime döndüm","Başkasından Hoşlanıyorum" bu tarz yani demek istediğim her ihtimal beynimde çalkalanacağına tek bir gerçeği bilmem daha iyi olurdu... Şu an hayatında biri var mı ya da aklında biri var mı bilmiyorum ama olsa da önemli değil artık aslında.. Sen gittiğinde ben bu ihtimaller içinde içmiştim sevgilim.. Alışkınım böyle ihtimallere tek korkum bir gün içecek ihtimal kalmaması artık.. Ya bir gün içecek bişey kalmazsa ya yalnızlığımı azaltan içki artık ona da çare olmuyorsa ben ne yaparım.. Yapacak bişey yok diyor bazı dostlarım.. Biliyorum olmadığını ulan neden yüzüme vuruyorsunuz.. Ben belki bir ihtimal geri dönersin diye düşündükçe biri geliyor unut artık diyor.. En sonunda sinirleniyorum " Ulan sanane amcık" diyesim geliyor..(Siz demeyin küfür iyi bişey değil ).. Her neyse sevgilim anlıyorum ki herkesin bi bildiği var .. Belki de benim tek kaybettiğim nokta bu ben seni unutmak istemediğim için hala acı çekiyorum.. Belki de acı çekmekten zevk alıyorum.. Bilim beni belki şöyle açıklamış "Mazoşist"..

uyandım ve irkildim.

Uyandım ve irkildim.. Uyanır uyanmaz etrafıma salak salak bakınırken aklıma ilk gelen Haluk Levent oldu nerden geldiyse .. Neyse Haluk Levent dedimde aklıma ilk gelen şey " En güzel Aşk zor olandır" şarkısı oldu.. Haluk abiyi bu şarkıyla daha çok sevmişimdir.. En güzel Aşk'ın zor olduğu serüvenini hep devam ettirmek istemişimdir.. Her ne kadar ben istesem de sonuçlar hiç bir zaman Aşk'ın zor olduğunu göstermedi ; Aşkın imkansız olduğunu gösterdi.. Bazen Haluk abiye de kızıyorum abi tamam iyi güzel şarkıların hoş da insanı neden alkole alıştırıyosun ki yani niye yapıyosun bunu . Bildiğin ağzımıza sıçıyorsun.. Dinledikçe bağlandığım bi çok şarkısı benim sımsıkı alkole-sigaraya sarılmamı sağlıyor.. Ya ben onlara sımsıkı sarılıyorum ya onlar bana.. Yani kısaca anlatmak istediğim eğer aşk acısı çekiyorsanız ne alkol çare ne de sigara.. Sakın ayrılınca da öyle bi duygusal film izleyeyim gibi hataya düşmeyin ağzınıza sıçar.. Tabi ben bunları ne kadar yapmayın desem de bir çoğunuz zaten daha önceden yaptınız ya da insanın doğası gereği yapacaksınızdır..

merhaba sevgilim..

Merhaba sevgilim, Hani sana demiştim ya bir sonra ki derste görüşürüz diye dayanamadım tekrar yazmak istedim.. Çok saçmalamıyorum değil mi ya da çok abartmıyorum seni sevdiğimi.. Ama biliyorsun beni napıyım engel olamıyorum duygularıma böyleyim yani karakterim böyle ya da ne bileyim belki ben böyle olmak istiyorum.. ... .... Sadece senin için söylemiyorum kimi sevdiysem bırakıp gitti.. Sadece sevgili anlamında da söylemiyorum sevdiğim herkes , herşey bir bir kayboldu avuçlarımda.. Ama olsun sevgilim sonuçta sen kaybolmadın, hala benimlesin.. Yanımda olmadığın beni sevmediğin anlamına gelmez değil mi ? Evet diyemiyorsun biliyorum.. Artık sen de yoksun sen de gittin beni bırakıp .. Ben burada gecenin soğuk ve sessiz karanlığına gömülürken aklına bile gelmiyorum farkındayım.. Ama ne yapabilirim ki değiştirebilr miyim herşeyi.. Her şey eskisi gibi olabilir mi.. Ben çok isterim peki sen ister misin ? Keşke zamanı geri çevirebilsem geri dönsen keşke.. Her ne yapsamda böyle bir şey olmayacak biliyorum hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.. Ne sen geri döneceksin ne ben eskisi kadar seveceğim seni.. Sadece elimde kalan fotoğrafların değerli olacak.. Sana ne kadar uzak olsamda fotoğrafların hep dostum oldu sevgilim.. Kağıdımın yavaş yavaş sonuna geldikçe aklıma seninle ilgili bir sürü şey yazmak geliyor.. Yazsam ne değişecek ki.. Neyse siktir et seni seviyorum bunu bil yeter ki..

giriş

Oturduğum sırada öyle saçma salak etrafıma bakınıyordum.. Aslında bu yalnız kalmanın veya kalmamanın başlangıcı gibi geliyordu .. Neden olduğunu bilmiyorum ama henüz iki dersine girdiğim hoca bile benim uykumu getiriyordu.. Ya o çok sıkıcıydı , ya ders sıkıcıydı ya da ben sıkıcıydım.. Aklıma neden yazmak geldiğini bilmiyorum ama yalnızlıktan aklıma yapacak mantıklı bişey gelmiyor .. İnanın ki hiç tanımadığınız bir yerde yaşıyorsunuz duygularınız artık mantığınızın önüne geçemiyor.. Bir de bu tanımadığınız yer size inanılmaz derecede sıkıcılık ve çekilmez bir yalnızlık sunuyorsa ; Aslında duygularınızın hiç bir anlamı kalmıyor.. Her ne kadar Ankara'ya ısınamamış olsam da yavaş yavaş ısınıyorum bu şehire de.. Ankara senin yanın gibi sıcak değil sevgilim ondan yavaş yavaş alışıyorum herhalde.. Bilirsin ben alışkın değilim ne havanın soğuğuna ne de insanın... Gün geçtikçe arkadaş çevrem artacak ve artık seni sadece fotoğraflarda , eski ortak arkadaşlarımızda veya içki masasında hatırlayacağım.. Şu an yazarken bile seni hala unutamadığımı hatırladım. Aslında artık sana aşık değil miyim bilmiyorum.Peki aşık değilsem neden hala özlüyorum .. Galiba seni sadece sadece özlüyorum.. Nedensiz biten her şeyi çok özlüyorum sevgilim. Şimdilik hoşçakal. Bir sonraki iktisat dersinde ve ya başka bir sıkıcı bir derste görüşürüz.. Seni Seviyorum..

Radyo yayınlarım hakkında

Evet duyduğunuz , bildiğiniz üzere radyo yayını yapmaktayım çok kolay olmadığını bir de özenti olmadığımı söylemek isterim canımlar..